Avcı’dan Gelenler
4 Gazeteciye, 6 Sayfalık Mektup
İçindekiler
4 Gazeteciye, 6 Sayfalık Mektup
Hanefi Avcı’nın kaleme aldığı mektubun yorumsuz özgün hali aşağıdadır.
4-Nolu L tipi cezaevi
B-12 koğuşu Silivri
Selam Necdet, Nedim, Ruşen, Toygun,…
Bilgisayarım olmadığı gibi yazmam gereken çok fazla mektup olduğu için iletişimimi mektupla sağlamak zorunda olduğumdan herkese ayrı ayrı yazamıyorum, ondan dolayı da bu yazım birden çok dost ve arkadaşıma özel yazılmış mektup kabul edin.
1 Ekim tarihi itibari ile düzenli gazete okuyabiliyorum. Tv ise Silivri’ye geldim geleli seyredebiliyorum.
Bu arada ne konuşuldu, ne yazıldı tam bilemiyorum ama kısmen izlediğim yayınlardan, dosyada gizlilik olmasına, ne bana ne de arkadaşım Necdet’e sorulmayan konuların el altından, soruşturmacılar tarafından basına servis edildiğini görüyorum. Onlar her şeyi basına servis ediyor, linç kampanyası yapmak istiyorlar, ben de bu kısıtlı imkânlarla, sizlerin aracılığı ile kısa cevaplar vermek istiyorum. Beni savunun demiyorum. Suçumu, kusurumu görürseniz, yaparsınız ama ben özellikle rica ediyorum, en acımasız biçimde eleştirin. Bu benim davam değil. Bu ülkede yaşayan herkesin sorunudur. Bundan dolayı şahsım olarak değil, haklı bildiğim bir olayı savunup yanlış bir cemaat ve onun devlet içerisine sızmış, herkesin özgürlüklerini tehdit eden davranışına karşı durmak için yazın diyorum.
Ben cemaati savunanların aksine ne Gülen cemaatini, ne tarikatları ne de başka fikir, düşünce, inanç hareketlerini suç olarak görmüyorum. Hatta kendi mecralarında kalmak kaydıyla faydalı bile olduklarını savunuyorum. Kitabımı tam okumayanlar, birinci bölümde bu konuları ne kadar açık yazdığımı, devletin baskıcı anlayışını, Susurluk, 28 Şubat, Ergenekon vari düşünce ve anlayışlara karşı çıktığımı göremiyorlar. Bunlara karşı çıktığım kadar bir cemaatin emniyet ve adliye içerisindeki elemanları vasıtasıyla, hukuksuz binlerce kişiyi dinlemesi, elde edilen bilgileri şantaj, iftira amaçlı kullanması, adli tahkikatları sahte evrak ve belgelerle yanlış yönlendirmesi, kendisine karşı olan kişi ve gruplara komplo yapmasına karşıyım.
Yine kitabı okumayıp bölük pörçük basında yer alan bilgilerle okumuş gibi yapıp konuşan kişiler delil yok diyorlar. Her taraf delil dolu. 9 aydır iddialarım incelenmiyor, araştırılmıyor. Devletin en üst makamına müracaat ediyorum hareket edilmiyor ama kitabım çıktığı gün 4 Baş Müfettiş beni incelemek için görevlendiriliyor. Hem de önce atanan müfettişler bir günde değiştirilerek istenen yeni müfettişler atanarak yapılıyor. En ciddi davada bile 2 müfettiş görevlendirilirken benim “binlerce insan hukuksuz dinleniyor” iddiamı incelemeyi kimler engelliyor.
“Niçin kitap yazdı”, ” kitap yazdığı için mi tutuklandı”, “hakkında işlem yapılacağı için kitap yazdı” diyorlar. Bunu öğrenmek için başkasının yalancısı olmaya gerek yok, araştırılırsa doğru bulunur. 9 ay önce tüm bakanlıklara yazılı müracaat etmişim gereği yapılmamış. Kitap çıkınca her koldan hakkımda tahkikat başlamış, tahkikatlardaki tüm emareler kitaptan sonrasını kapsıyor, öncesine ait ellerinde ne var ki?
İddia ediyorum: Ben Necdet Kılıç’tan dolayı tutuklanmadım, tersine Necdet Kılıç benden dolayı tutuklandı, bu olayda masumdur.
İddia ediyorum, bir tek suç içeren konuşmam yoktur, ne Necdet Kılıç ile ne de başka biri ile. Hiç kimseye kanunsuz bir konuda yardım etmem. Ettiğime dair emare bulamazlar.
Bir emniyet müdürü neden sol gruba yardım eder? Bu sol grup neci? Amacı, ideolojisi bile belli olmayan bir örgüte neden yardım edeyim? Benim hayatım devlete karşı olan gruplarla mücadele ile geçti. Hem de öyle sıradan değil bu gruplar. İstedikleri amaçlara ulaşamamışlar ise bundan en büyük emeği olan benim 92-96 arası İstanbul’daki görevlerim ve kurduğum sistemler sayesinde bu gruplar ilerleyememiştir. Bunu tüm Türkiye polisi de bilir. Eğer benim “sol gruba yardım ettiği” iddia edenlerle benim iddiamı yan yana koyup tüm polis teşkilatına sorun. Ne çıkacak? Niye sol bir gruba yardım edeyim, sebep? Ayrıca ben başka illerdeyim, İstanbul’un kimi takip edip izlediğini nereden bileyim de bilgi vereyim… Örgütlerin ne yaptığını, elemanlarının ne olduğunu bilmem gerekir ki yardım edeyim.
Basına sızdırdıkları açığı vardı ve özel hayatımla ilgili konuyu, bilmesi gereken yakınlarım zaten 2009 yılı 6. ayından beri biliyorlar. Bundan dolayı kimse beni tehdit edemez. Ancak bundan dolayı ses bulup kaset vs. ile cemaat denedi, onun da elinde bir şey yoktur.
Asıl sorun benim hakkımda şantaj bilgileri toplamak için telefonları IMEI numarası üzerinde uyduruk bir örgüt adına karar aldılar. Şikâyetim üzerine durdular. Konu kapandı zannettiler ama kitap yayınlanınca suçlarına bahane bulmak için bu örgütü ve arkadaşım Necdet Kılıç’ı bahane kullandılar. Amaç teşhir ettiğim hukuk dışı dinleme ve iftira yöntemlerine karşı olaya bahane bulmak için bunu yaptılar, ortaya attıkları tüm bahaneler kitaptan sonrasına aittir.
Bir gazeteye verdikleri bilgiye göre, şifre/şifreli cihaz vermişim. Komik olay bu Necdet’e e-posta adresi açmam ve onun şifresidir. MSN ile önemli konular aktarmışım. Ben hiç Necdet ile MSN görüşmedim, hiç e-mail ile haberleşmedim. Bunun TİB’ de tüm e-maillerin kimin kime posta gönderdiği kaydı vardır, baksınlar. Üstelik her gün MSN konuşsam, her gün on ton e-posta atsam suç mu? Yüzlerce insanla e-maille haberleşiyorum.
Necdet ile kitaptan önceki görüşmelerim, konuşmalarım hiçte konu edilmemektedir.
Ben Mersin’de çalışırken yakaladığım, sorguladığım sağcı-solcu birçok insanla görüşüyorum. İlişkimi devam ettiriyorum. Telefon kayıtlarıma baktıklarına göre onu da görmeliler. Onlarca eski yakaladığım şimdi arkadaşım olan Mersinli vardır. Bunlar ziyaretime de gelirler bende giderim. Necdet Ankara, Edirne görevlerim dâhil her zaman yanıma gelmiştir, bende onu ziyaret ettim.
Neden Devrimci Karargâh dinleme kararı o meşhur olay sonrası. Bu örgütten aldıkları için bu örgüte monte ederek kendi suçlarını gizliyorlar.
Adli konuda yardım istedi diyorlar. Necdet’in evine hırsız girdi. Yardım istedi. Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürü’ne telefon ettim. Başka arkadaşın Mersin’de evine hırsız girip değerli eşyasını, otosunu çaldı yardım etmeye çalıştım. Hiç kimsenin kanun işine yardım etmedim, etmem.
Ankesörlü telefonda önemli şey konuştu diyerek nerede ise ankesörde konuşmayı suç delili sayacaklar. Necdet takip edildiğini söyledi. Polis mi? Yakın zamanda apartmanındaki inşaat dolayısıyla çelişkide olduğu kişiler vardı. Onlar mı emin değildi. Aradı. Ben de şikâyet et dedim. Sonra 3-4 defa cep teli ile aradım. Ne oldu, kimlermiş, ne yaptın diye. Oda “sordum, polis olmadıklarını, takip etmediklerini söylüyorlar” dedi ama taciz takibi yapıldığını anlattı. İnsan haklarına gidip tutanak tuttuğunu söyledi. Savcılığa şikâyet et, hatta emniyet müdürlüğüne faks çek dedim.
Basına el altında soruşturmayı yürütenlerin sızdırdığı bilgileri gördüğümde 1 Ekim 2010 tarihli Taraf Gazetesi 03 Ekim 2010 Vatan gazetesi iç sayfa haberlerine göre soruşturmacılar olayları yanlış ve yanlı biliyorlar söyledi.
Vatan gazetesine göre soruşturma numarasını söyleyerek Necdet Kılıç’a bilgi verdiğim dolayısı ile örgüte yardım ettiğim, gizliliği ihlal ettiğim yazıyor. Bu bilgi içerden savcılıktan verilen bilgiyle basıyor ama benim konuştuğum konu 07-11-2009’da hakkımda başlatılan hukuksuz dinleme ile ilgili. Şikâyetim üzerine Adalet müfettişlerinin bulup kararı veren hâkimde “davacı mısın?” diye aldıkları ifadem sırasında, bana okuyup ifade tutanağıma geçtiği, benim ve arkadaşım Necdet Kılıç’ın eski telefonlarımıza İMEİ numarası üzerinde alınan istihbari önleme dinlemesinin, İstanbul özel yetkili mahkemesinin 2009/1860 sayılı kararıdır. Müfettişler ifademe de yazmışlar ve davacı olmuşumdur. Bu ifade elde mevcuttur.
Hâlbuki Devrimci karargâh örgütü ile ilgili savcılığın hazırlık numarası 2009/1868 dir. Hiç birbiri ile alakası yoktur.
Necdet Kılıç taciz takip edildiğini takipçilere sorduğunda takip etmediklerini vs söylediğinde “savcılığa şikâyet et, kanunsuz dinlenmesiyle ilgili karar tarihini öğrendim, 2009/1860 onu da yazarak şikâyet et” dedim.
Birbiri ile alakasız konular bilerek karıştırılmakta. “Böylece savcılığın örgüt dosyası numarasını şüpheliye söyledi, böylece yardım etti ve soruşturmanın gizliliğini ihlal etti” diyorlar. Bu alakasızdır.
Yine e-posta şifresini, şifreli dinleme önleyici cihaz vs diyorlar. Böyle bir sistem cihaz yoktur. Bu kadar basit konuyu çarpıtıp, sanki kişilere bilgi vermişim gibi göstermek istediklerini görüyorum.
Ben geçmişte de hayatımı riske ederek, hatalı, yanlış, hukuksuz olan herkese karşı tavır aldım.
Susurluk anlayışı iktidar iken, 28 Şubat ile militarist kesimler hakim iken de açık aleni riskli tavrımı koydum. Bugün cemaat anlayışı hakimdir ama hukuksuz ve yanlış olduğu için karşı çıkıyorum.
Her devirde korkanlar, sinenler bugün sessiz kalmaktadır. Yoksa cemaatin polis ve adliye içerisindeki hukuksuz eylem ve faaliyetlerini geniş bir çevre bilmektedir.
Bilerek yapılan haksızlıklara boyun eğeceğime dik durayıp kessinler, daha iyidir.
Geçmiş dönemde işkenceci gibi gösterilmemden de rahatsızım. 12 Eylül öncesi tüm ülke genelinde olduğu gibi ben de o yanlış yöntemleri kullandım ama herkese eşit, adil davrandığım, kimsenin onurunu kırmadığım için eskiden sorguladığım herkesle bugün dost ve arkadaşım.
Yakın zamanda üç emniyet genel müdür yardımcısının başına getirilenler, son yazılanlar ile tüm emniyet teşkilatının nasıl sindirildiğini görmek için bahane aramaya gerek yoktur.
Delil arayanlar kitabımı iyi okursa istediklerinden fazla delil adresini göreceklerdir. Binlerce insanın hukuksuz dinlendiği hala araştırılmamaktadır. İstenirse tüm deliller ile ortaya çıkarılabilir.
Herkese selam.
Lütfen bunu fotokopi çekerek Ruşen’e, Nedim’e, Toygun’a iletin. Memnun olurum.
Hanefi Avcı